1990 Dünya Kupası için modern kupaların ilki diyebiliriz. Tüm maçların canlı olarak evlerimize geldiği bir turnuvaydı. Oynanan futbolun kalitesi negatif taktiklerin etkisiyle düşse de kupanın şarkısında dediği gibi Bir İtalyan Yazı’ydı.
Maradona’nın ve Arjantin’in 4 yıl öncekinin aksine tökezleyerek ilerlediği, Almanların tam anlamıyla Panzer kıvamında top oynadığı bir turnuvaydı. İngiltere’nin 1966’dan bu yana ilk kez yarı final oynadığı, Kamerun’un Afrika futbolundaki gelişimi gözümüze soktuğu bir yazdı.
Turnuvanın sonunda ev sahibi İtalya, üçüncü olmayı başarıyordu. Ama teselli olarak gol krallığını kazanmışlardı. Toto Schillaci 6 golle zirvedeydi. İlginç olan, Sicilyalı’nın bırakın 1 yıl öncesini turnuvadan birkaç ay öncesine kadar milli formayı giymemiş olmasıydı. Salvatore ya da herkesin kullandığı kısaltmayla Toto, turnuva başında da Teknik Direktör Azeglio Vicini’nin kafasındaki 11’de yoktu. Roberto Baggio bile ilk tercih değilken Juventus’ta oynadığı tek sezonla parlayan bu heyecanlı gol avcısına ne oluyordu ki!
Ama o kısa boylu, ele avuca sığmaz adam ne yaptı etti turnuvanın ilerleyen maçlarında ilk 11’e yerleşti. Sonradan girip kurtardığı maçlar onu kahraman yapmıştı. Hakeme itiraz ederken gözleri büyüyor büyüyordu. Adeta İtalya’nın 90 macerasının simgesine dönüşmüştü Toto.
Bu büyük performansın ardından bir daha aynı seviyede olmadı. Tabii ki gollerini atmaya devam etti. Ama sanki 90 yazının büyüsü uçmuştu. 1991’de son milli maçını oynadı. Dünya Kupası dışında milli formayla tek gol atabildi. 29 yaşında İtalya’dan Japonya’ya gitti. 3 yıl daha oynayıp futbolu bıraktı. Palermo’da bir futbol okulu açtı sessizce. Arada birkaç kez televizyona çıktı o kadar.
2 hafta önce sessizce hayatını kaybetti. 60’ıncı doğum gününü kutlayamamıştı. Salvatore Schillaci de aramızdan ayrıldı. Ama sanki zaten 30 yıl önce gitmişti hayatımızdan. O turnuvayı izlemeyenler için sadece bir istatistik olarak kalacak maalesef. İzleyenler ise o deli dolu Sicilyalı’yı unutmayacak.